Her insanın içinde tel varmış: Paslı, karanlık ve gizli… İnsanın sevgiden, cinsellikten, yaşama sevincinden kaçışının, neden saklandığının, neye ulaşmaya çalıştığının belli olmadığı teller. Sonlarında, ışıktan çok sadece bir ‘pas’ olan teller… İnsanın kendini saklamasının ve kendinden kaçmasının belki de en büyük şahidi olan teller. Ressam Fikret, insanın gözleriyle, elleriyle ya da bedeninin başka bir parçasıyla değil de yalnız nasıl tellerle göründüğünü, hissettiğini aklından geçiriyordu şimdi. Teller nasıl girmişti insanın içine? Gözlerden boyuna içe akan bu büyük paslı ışıkla, bunca zaman insan nasıl parçalanmamıştı?