Bugün milletimizin aslî kimliğini yeniden keşfetme ve kuşanma, tarihî vazifesine avdet etme sürecinde genel anlamda tasavvuf, özelde de hüviyetini muhafaza etmiş tarikatlar büyük önem arzediyor. Ve görülüyor ki geleneksel diye tarif edilen İslâm anlayışına ve bu anlayışın kurumsal yapılarına sert eleştiriler getiren çevreler dahi, yaşadığımız krizlere çare olarak artık tasavvufu ve tarikatları işaret ediyor. Nakşibendîlik gibi ilim ve irşad silsilesi bakımından nesebi sahih, Kur’ân-ı Kerîm’e ve sünnet-i seniyye merbut tarikatlar, hakiki tasavvuf mektepleri olarak hiç şüphesiz öne çıkıyor. Çünkü onlar İslâm’a sonradan eklenmiş yapılar değil; adları sonradan konulsa da Allah Resûlü s.a.v.’in saadetli asrındaki imanı, ihlâsı, ahlâkı, sadakati asırlara taşıyan, tazeleyen irşad ve terbiye ocaklarıdır.
İşte bu noktada, okuyucularımıza ve her çevreden ilgililere mütevazi bir katkı olmak üzere Tasavvuf ve Nakşibendilik kitabını hazırladık. Umuyoruz ki bu çalışma, tasavvufa ve Nakşibendîliğe sempati ya da antipatiyle yaklaşan herkes için bir referans olacak. Teknik bir bölümleme yapmamış olmakla beraber, bu çalışmanın muhtevası iki ana bölümden oluşuyor. İlk bölüm bazı veçheleriyle tasavvufu ele alıyor. İkinci bölümde ise Nakşibendîliğe dair yazılar bulunuyor. Peşinen belirtelim, efrâdını câmi yani meseleyi bütün boyutlarıyla kuşatan bir çalışma değil bu. Fakat arzettiğimiz muhtevanın bütüne dair bir kanaate ulaştıracağına inanıyoruz. Ayrıca konular işlenirken serdedilen bilgi ve belgelerin birçok meseleye ışık tutacağı kanaatindeyiz. Kullandığımız vesika, mektup, kitap ve risale görüntüleri, makam ve merkad fotoğrafları gibi görsel malzemelerin de, konuların tarihî gerçeklik zemininde değerlendirilmesine katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Semerkand dergisinin yirminci yılına özel hazırlanan bu çalışmanın hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Mevlâ’dan niyaz ederiz.