Yirminci yüzyılın sonlarında, toplumsal bilimler üzerinde nefes aldırmaz bir tahakküm kuran post-modern ve post-yapısalcı akımlar, büyük anlatı-lara, devasa kuramsal çalışmalara saldırı üzerinden kendilerini var ettiler. Kuşkusuz, toplumsal bilimler içerisinde ayrıksı bir yere sahip olan tarih bilimi, bu kültürelci saldırılardan en fazla nasibini alan ve dolayısıyla itibar kaybına uğrayan disiplin idi. İnsanlığın toplumsal geçmişine ilişkin tarihsel analizin yerine soykütüksel sorgulamayı koyan bu genel eğilim karşısında tarihçiler ve tarih bilimi uzun süre suskun kaldı. Marek Tamm ve Peter Burke’ın derlediği, Tarih Üzerine Yeni Yaklaşımların Tartışıl-ması çalışması, bu post-yapısalcı tarih bilimi itibarsızlaştırmasına karşı bir manifesto olarak okunabilir. Daha doğru tabirle bu çalışma, tarih bilimi-nin yeniden itibar kazanmasına yönelik bir çabanın ürünüdür. Genel tarih disiplinine sadık kalarak, çevresel tarihten sömürgecilik sonrası tarihe, toplumsal cinsiyet tarihinden bellek tarihine, bilginin tarihinden duygula-rın, şeylerin tarihine uzanan geniş bir alanda farklı çalışmaların yer aldığı ufuk açıcı bir çalışmayla karşı karşıyayız. Bu çalışma bir yandan post-yapısalcı kültürel yönelime tepkinin, diğer yandan doğrudan bu post-yapısalcı mantık içerisinden tarih bilimine yeniden itibar kazandırmaya yönelik olarak, görsel kültür tarihi, dijital tarih, nörotarih, duyguların ta-rihi, post-hümanist tarih gibi, tarih biliminin yeni alt disiplinlerini de oku-yucunun ilgisine sunuyor.