Yogun Türk nüfüsunun bulundugu Iran cografyasi Türkoloji çalismalari bakimindan büyük önem arz etmektedir. Özellikle Oguz grubunun bu cografyada uzun zamandan beri varligini sürdügü bilinen bir gerçektir. Tüm önemine ve gerçekligine ragmen Iran'daki Türkoloji çalismalari yakin bir geçmiste baslamistir. Özellikle Doerfer'in 1970'li yillarda yaptigi Iran arastirma gezileri Türkoloji çalismalarina yön vermis ve Türkoloji çalismalari hiz kazanmistir. Halaçça gibi Türk Dilinin tarihi lehçelerinden birinin Bati Iran'in merkezinde tespit edilmesinin ardindan Türk dili tasnifi yeniden yapilmistir. Bütün bu gelismeler dikkatleri Iran cografyasina çekmistir. Irili ufakli birçok Türk toplulugunun yasadigi Iran, dikkatlerin üzerine çekilmesinin ardindan bize zengin bir malzeme sunmaya baslamistir. Güney Azerbaycan, Horasan, Türkmen, Kaskay ürkçesi gibi yüksek konusur oranina sahip Türk diyalektlerinin yaninda, sayilari oldukça az küçük Türk topluluklari da Iran'in hemen hemen yerine serpilmis durumdadir. Çalismamizin esasini teskil eden Sungur Türkçesi de konusur sayisi oldukça azalmis Türk diyalektlerinden birisidir. Çalismada Sungur Türkçesinin ses ve sekil bilgisi özellikleri tanimlayici gramer (Descriptive Grammer) yöntemiyle incelenmistir. Çalisma, Giris, Ses Bilgisi, Sekil Bilgisi, Sonuç, Kaynakça, Metinler ve Dizin bölümlerinden olusmaktadir.
Abdulkadir Atici