Hans Meyer, babasi Birinci Dünya Savasi'nda ölünce, annesi tarafindan Katolik olarak büyütülür. Yirmi üç yasina geldiginde, Nuremberg Yasalari'nin kabulüyle, savas kahramani babasi Yahudi oldugu için artik Yahudi muamelesi görecegini ögrenir. Bundan sonraki hayati direnis, iskence, toplama kamplari ve tesadüfi kurtulusunun ardindan olup biteni anlamlandirma çabasiyla geçecektir. Adini Fransiz tinili Jean Améry'ye çevirse de, yazilarinda ona evini hatirlatan Almancayi kullanacaktir israrla.Toplama kampina Yahudi kimligini benimseyerek gelenlerin geçmise, Komünist olarak gelenlerin gelecege dayanan bir gücü, adi suç isleyip gelenlerin ise günü kurtarma yetenekleri vardir. Oysa agnostik, hümanist bir entelektüel, temel düsünsel hosgörüsü ve yöntemsel kuskuculugunun özyikim unsurlarina dönüstügünü fark edecektir dehsetle.Kurtulduktan kisa süre sonra toplumun ona bakisinin pek de iyi olmadigini fark eder: Toplum kendi bekasinin, düzenini sürdürmenin pesindedir; bireylerin acilariyla, olup biten dehseti anlamlandirmakla ilgilenmez. Yasananlari gerçekten aktarabilecek olanlar hayatlarini kaybetmis, sag kalanlarsa safra konumuna düsmüstür — bu durumda toplama kamplarina taniklik etmek mümkün müdür? Suç ve Kefaretin Ötesinde’de iste bu ruh haliyle bize deneyimlerini aktarmaya, tek tek insanlari ezip yok etme pahasina isleyen dünya düzenine karsi uyarmaya çalisiyor Améry. "Iskenceye yenik düsen kisi, bir daha asla dünyaya isinamaz," diyerek, baskiya maruz birakilmis tek tek kisilerin hakkini toplumdan israrla sormaya devam ediyor. Bu hakki tanimadan toplumsal barisin ne kadar güç olacagini hatirlatarak...