Bookchin’in son ve anitsal eseri Devrimci Halk Hareketleri Tarihi elinizdeki dördüncü ciltle tamamlanmis olmaktadir. Kitabina yirminci yüzyilin ilk çeyregindeki Alman Devrimini tartisarak baslayan Bookchin, o dönemki Alman isçi sinifinin Avrupa’nin diger isçi siniflari arasinda en muhafazakâr ve düzene en fazla eklemlenmis toplumsal kesim oldugunu, Alman Sosyal Demokrat liderler tarafindan kurnazca kullanilan bu durumu saglikli degerlendiremeyen Spartakistlerin, Rosa Luxembug’un sahsinda, kendilerine yanlis bir strateji belirlediklerini ileri sürmektedir. Bavyera, Macaristan ve Avusturya’daki devrimci kalkismalar da yazarin kitabin birinci kisminda inceledigi konular arasindadir.Üzerinden yetmis yildan fazla bir süre geçmis olmasina ragmen anisi Bookchin açisindan hâlâ taptaze olan Ispanya Devrimi ise tarihte esi görülmedik bir enternasyonalist mücadeleyi içerir. Devrim tarihi boyunca hiçbir isçi sinifi dönemin Ispanyol proletaryasinin, hatta Ispanyol köylüsünün sahip oldugu sinifsal bilinç düzeyine erisememistir. Yirminci yüzyildaki devrimci dalganin ulastigi en üst nokta olan Ispanyol Devrimi, yenilgiyle sonlansa bile, tüm dünyaya, devrimci düsünürlerin o zamana kadar tahayyül bile edemedikleri bir proleter vizyon kazandirmistir. Iki yüzyil önce sosyalizmin ortaya attigi o büyük toplum projesi bugün zayiflamis gibi görünse de asla ölmüs bir düsünce degildir. Yeni bir özgürlükçü/esitlikçi toplumsal gerçeklik yaratma görevi bütün yakiciligiyla orta yerde durmaktadir; bu görevin üstesinden gelebilmek de ancak genç kusaklarin tarihsel bilinçle basarabilecekleri bir istir. Bookchin’in Devrimci Halk Hareketleri Tarihi bu yolu aydinlatan bir isildak gibidir.