20. yüzyıl felsefesinin en önemli isimlerinden olan Çek filozof Jan Patocka’nın felsefesi, Husserl ve Heidegger’in izinde fenomenolojik bir girişimdir. Ona göre felsefi olarak düşünmek ve politik olarak eylemek insanın ‘ne olduğu’ sorusunu sormak anlamına gelir. Politika öncelikle özgürlük meselesidir. Özgürlük, insanın eylemde bulunma ve öngörülemez olanı yapma, anlam yaratma gücüdür. Felsefe ise politikanın ve tarihin imkân koşullarını ele alan sorunsal düşüncedir. Kısacası özgürlük, yaşamın bütüncül anlamının sarsılması ve sorunları görme edimidir.
Patocka’ya göre filozof, ruhunu beslemeye, öğrenmeye, bütünü anlamaya çalışan kişidir. O, fedakârlık yapmanın anlamını ve önemini kavradığı için fedakârlık yapmaktan korkmayan kişidir. Filozof, sürekli olarak olumsuzlukta ve sorunsallıkta yaşayan kişidir. Bu yüzden de eksikliklerini yüzüne vurduğu toplumla zorunlu ve sürekli bir çatışma hâlindedir. Yine de filozofun görevi, bu uyanışı yaymak ve geliştirmektir. Felsefenin amacı, sorunsallıkta yaşayan felsefi kahramanlar ortaya çıkarmaktır.
Bu kitapta Jan Patocka, bir kahramanlık felsefesi, felsefi bir kahramanlık çağrısında bulunmaktadır.