“Cemil’in bütün gün evde ruhsal söküklerle ugrastigini da biliyordu Nazli. Ev, iplik parçalariyla, kirpiklarla dolu oluyordu, iki ucu bir araya getirilememis hatiralarla ve partal fikirlerle. Yasamak bu küçük evde de eksik kaliyordu; elli dört metrekare içinde Cemil’in yetisemedigi, tamamlayamadigi seyler vardi. Sessizlikler vardi. Hissettigi seyi tam o anda kimseye söyleyememis Cemil’in kuytuya köseye biraktigi sessizlikler, yutkunmalar ve toz.”
Ask üzerine küçük bir roman.
Toplu konutta ask ama...
Edebiyat üzerine küçük bir roman.
Edebiyatla hayatin birbirine karistigi ama...
Arkadasliklar üzerine bir roman.
Hepsi üç kisi ama...
Baris Biçakçi’dan yeni bir kitap. Amasi yok.
“Ben Baris Biçakçi’nin metninde... kendine has bir üslup görüyorum. Kisa cümlelerle, fazla derine inmiyormus gibi gözükerek ince ayrintilarda kahramanlarini var ediyor.
Yalin bir anlatimi var, parlatmiyor, gereksiz cümlelerle sisirmiyor... Kisa, çok kisa bölümler ilk bakista birbirleriyle
ilgisiz gibi görünseler de bir bütünü olusturuyorlar.
Son zamanlarda tek tiplesen, olaya dayali roman anlayisina karsi kendine has dili, anlatimi, kurgusuyla seçkinlesiyor Baris Biçakçi.”
Metin Celâl