Alain Finkielkraut Sevginin Bilgeligi'nde, yasayan en önemli filozoflardan Emmanuel Levinas'in etik anlayisindan yola çikarak, insani yeniden tekil ve sorumlu bir varlik olarak ele almanin imkanlarini arastiriyor. Insani bagimsiz, sorumlu bir birey olarak degerlendiren Levinas çagimizda insanin edimlerini sahiplenip sadece kendi adina konusabilmesi için ihtiyaç duyulan seyin din degil, kutsalligin yok edilmesi oldugunu söyler. Levinas dünyanin ve insanin büyüsünü bozar; insani kosullarin ya da Tanri'nin ürünü olmaktan çikarir. Insan özgürdür, ama yetmez; çünkü kimse yalniz degildir... Ilk ve en temel deneyimi Baskasi'yla , Baskasi'nin yüzüyle karsi karsiya gelmek olan insan, ister istemez sorumluluk alan bir varliktir. Yüz, karsisindaki sorumluluga çagirir, iliskiye mecbur eder. Etik iliski bir ideal olmadan önce bir yazgidir; tipki ask gibi..."Devrimci görev"e ya da "tarihin anlami"na çagri yapan "Büyük teoriler"de her insan ya sistemin kurbani ya da destekçisi olarak konumlandirilir; kimse sorumlu olmayinca baska insana karsi sorumsuzluk da baslar. Yüz görülmez, yüze bakilmaz; baskasinin söyledikleri önceden bilindigi varsayilan bir baglam içine oturtulur, yargilanir. Sevginin Bilgeligi'nde Fransiz Devrimi, Naziler, Milliyetçilik ve Kizil Tugaylar bu totaliter bakisin örnekleri olarak sergilenir.Finkielkraut insanin yakiniyla, Baskasi'yla olan karsilasmasini, yüzün insana söylediklerini çetrefil felsefe terimleriyle degil, edebiyatin ve gündelik hayatin metaforlariyla anlatiyor. Insanin çocuklugundan yetiskinligine, korkularindan asklarina kisisel deneyimlerini, Flaubert, Henry James ve özellikle Proust'un eserlerinden örnekleyerek yalin bir üslupla inceliyor. Insan Haklari'ndan degil, Baskasi'nin Haklari'ndan söz ediyor!Sevginin Bilgeligi, bildik felsefe ya da edebiyat kategorilerinin sinirlarina sigmayan, insani düsünmeye kiskirtan bir kitap.
Basım Yılı | 1995 |
---|
Sayfa Sayısı | 129 |
---|