Talal Asad, Ortadogu basta olmak üzere dünyanin pek çok yerinde sert kamusal tartismalar yaratan bir kavram olan laikligi ya da sekülarizmi, genellikle dinleri konu almis olan antropolojinin arastirma nesnesi haline getiriyor bu kafa açici kitabinda. Wittgenstein'dan esinlenen bir perspektif benimseyen Asad, bu kavramin Hiristiyanlik ve Islam tarihi içinde izledigi gelisim sürecini izliyor: Din ve sekülarizm etrafindaki kavramlar "gramer"indeki degisikliklerin, bu tarih içindeki pratik degisiklikleri nasil dile getirdigini analitik bir biçimde serimliyor. Ona göre, dini ve seküler gibi kavramlar esasen sabit kategoriler degil, iç içe geçisler ve kopmalarla dolu devingen kategoriler.Modern seküler anlayislarin biçimlenisinde faillik ve aci kavrayislarinin, insanin aciyi ortadan kaldirma sorumlulugu hakkindaki fikirlerin çok önemli bir yeri oldugunu gösteren Asad, buradan iskence, zulüm ve savas konusuna geçerek seküler devletlerde bunlarin nasil mesrulastirilabilmis oldugunu inceliyor ("Insan yasami kutsaldir, ama yalnizca devletin tanimladigi belirli baglamlarda"). Ardindan insan haklari anlayisinin gelisimine deginerek, kimin insan sayildigi kimin sayilmadigi noktasindan hareketle Müslümanlara yönelik önyargilarin ve ayrimciligin altinda yatan sömürgecilik mazisini, milliyetçilik-sekülarizm iliskisini ve bunlarla baglantili sekülerlestirme çabalarini inceliyor.Bati ve Islam düsüncesinde dinin yeri konusundaki yetkin arastirmalariyla taninan Asad’in bu kitaptaki analitik, serinkanli yaklasiminin, laiklik, sekülerlik, din gibi kavramlar konusunda tam bir kafa karisikliginin yasandigi entelektüel ve siyasi ortamimizda hak ettigi ilgiyi görüp verimli tartismalar yaratacagini umuyoruz.
Menü
Sepete Ekle
