“Masallar çocuklara ejderhaların var olduğunu öğretmez. Çocuklar bunu zaten bilirler. Masallar çocuklara ejderhaları yenebileceklerini öğretir.”
-G. K. Chesterton
“Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık,” diyor, Aylak Adam’da Yusuf Atılgan. Araştırmalara bakılırsa, bu yaratık ne geçmiş yüzyılların bilmediği ne de kısa ömürlü, tam tersine insanların avcı toplayıcı kabileler halinde göçebe yaşadığı, akşamları kamp ateşinin etrafında toplanıp birbirlerine hikâyeler anlattıkları günlerden beri yaşıyor. Modern bilimsel araştırmalar bir film, tiyatro oyunu, masal anlatımı yahut sohbet esnasında iyi bir hikâye dinleyen insanın, dopamin, endorfinler gibi kimyasallar salgıladığını; bu kimyasalların da insanlar arasında bağlar kurmayı, empati yeteneğini ve başkalarına yönelik ihtimamı artırıcı etki yaptığını gösteriyor.
Bu güzel masalların okuyanlarda bu etkileri uyandırması en büyük dileğimiz.