"Aç kalan ve yiyecek bir seyi olmayan biri için suç sözcügü ne ifade eder?"Burjuvazinin üzerinde bir hayalet dolasiyor, hatta dolasmakla kalmayip cisme kavusuyor, bahçelere, evlere, orta sinif ailelerin konforlu hayatina giriyor. Sayisiz, dünya ülkelerinin esitsiz gelisiminin, Bati'nin zenginlesip semirmesinin sonunu isaret ediyor bize.Mülteciler ellerinden alinanlari parça parça da olsa toplamak üzere geri geliyor. Elvis Peeters, müthis gözlem yetenegi ve olani oldugu gibi anlatmadaki cesaretiyle günümüzün realist romanina kuskusuz yeni bir soluk getiriyor. Insana dair iyi-kötü, asagi-yüce ayrimi yapmadan, neredeyse natüralist bir havayla mültecilerin yasadiklarini anlatirken, kariyerinde yükselmis, evi, arabasi, karisi, çocuklari, her seyi yerli yerinde Avrupali, beyaz, imtiyazli erkeklerin; zarif ve kirilgan ev hanimlarinin rahatlarinin bozulmasindan duyduklari endiseyi de iliklerinize kadar hissettiriyor.Kendi ülkesi Hollanda'da De Gouden Dil ve Libris Edebiyat Ödülü gibi prestijli ödüllere aday gösterilen Sayisiz, çagdas dünyanin esirlerinin haykirisi ve zamana yayilmis baskaldirisi olarak okunmayi hak ediyor.(Tanitim Bülteninden)