Yakin geçmise kadar müze koleksiyonlarina ve sanat tarihi kitaplarina baktigimizda, tarih boyunca hemen hiç kadin sanatçinin yasamamis oldugu, yasamissa da herhangi önemli bir sanatsal katkida bulunmadigi kanisina varabilirdik. Bugün durum pek de öyle degil. ABD ve Avrupa’da 1960’li yillardan itibaren yasanan toplumsal feminist dalga, çok geçmeden etkisini sanat pratigi ve kuraminda da gösterdi. Basta Linda Nochlin’in çigir açici makalesi “Neden Hiç Büyük Kadin Sanatçi Yok?” olmak üzere, feminist elestirmen ve sanat tarihçilerinin geleneksel sanat tarihi üzerindeki incelemeleri, kadin sanatçilarin üretiminin görmezlikten gelinmesi sürecini ciddi anlamda kesintiye ugratti. Aradan geçen yillar içinde sanat tarihi kitaplarinin yeni basimlarinda kadinlara da yer verilmeye baslandi; feminist sanat tarihçilerinin öncülügünde, unutulmus, gözden kaçmis, çesitli nedenlerle hiç önemsenmemis kadin sanatçilarla ilgili monografik çalismalar yapildi. Deha, ustalik, yetenek gibi kavramlarin erkekler tarafindan erkekler için belirlenmis olduguna inanan feminist sanat tarihçi ve elestirmenlerin, akademi, müze, sanat tarihi gibi belirleyici kurumlarin kadin sanatçiyi sürekli dislayan sistematigini belli bir sorgulamaya tabi tutmasi, tarihin akisini bir ölçüde dönüstürdü. Bu seçki, bugün de sürmekte olan o yogun sorgulama sürecinden seçilmis metinleri bir araya getiriyor.Kapak fotografi: Man Ray, La Prière, 1930.