Siir ya da sairler üzerine konusmayi seçmis olmak, tekinsiz olanin mintikasina girmektir kuskusuz; sert ruhsal iklimlere dogru açilmaktir ve kaybolmaktir belki de asilsiz bir simdide. Imgesi sonsuzca kayip varligin huzursuz edici dehlizlerinde daha da güvencesiz kilinmis bir varolus imasi… Sayet hayat, yetinmeyi bilen ama kendine yetmeyenler için kopkoyu bir azapsa, en çok da belirsizlik anlarini yasayan sairler konusmali… Sair ve Taifesi elestiriler, söylesiler, polemikler ve denemelerden olusan bir yekûn. Geçmeyen zamanlarda ansizin göze görülen seyler kadar ayriksi bir duman; kalabaliklar içindeki yalnizligina ilençli bir put muamelesi yapan bir suskunluk dayatmasi. Sairi taifesine yakinlastiran -ve bir o kadar da uzaklastiran-, onun benzeri, ikizidir nihayetinde: Böyle bir insan kadar karanlik ve bilmecemsi kimse yoktur… Kitap, bu zorlu bilmeceyi çözmeye adiyor kendini. Sair ve Taifesi, siirin aciyi bile erginlestiren ikliminde, belki de kendine tutunmanin ayartici sarhosluguyla, taifeli taifesiz yillarin yazili kayitlarini tutuyor. Belki de on bes yildir agirlasmis bir yükün yüklemsiz cümlelerin isi oldugunu itiraf etmek için…(Tanitim Bülteninden)