Hz. Peygamber ‘Allah'im! Bana esyanin hakikatini oldugu hal üzere göster/ buyurur. Günlük mesguliyetler içerisinde ruhumuzun en ° derininde gizlenmis en sakli talebimizi bundan daha iyi özetleyecek bir £ cümle olamazdi herhalde! 'Esyanin hakikatini oldugu hal üzere görmek 'g insanligin kendini ifade edebildigi devirlerden beri aradigi idealdir. Mitolojiler üzerindeki arastirmalar bu metinlerdeki temel meselenin 'hakikati arama' oldugunu gösteriyor. Platon'un 'magara' istiaresinin ana sorunu gölgelerle yetinmek yerine 'hakikati tanima' cesaretini göstermenin insani insan yapan yegâne imkân olduguydu. Hakikati arama talebi farkli bilim ve düsünce havzalarinin izlerini tasiyarak islan metafizik geleneginde nihai formunu buldu. Bu gelenekte artik hakikat arama arzusu büyük filozoflara mahsus bir ayricalik degil, her bir ferdir pesinde oldugu bir 'insanlik ödevi' sayildi. 'Hakikat' farkli baglamlarda yeni isimler kazanarak Müslümanlarin-hayatinin merkezine yerlesti: Insan-Allah iliskisinde sahih iman ve marifet, ferdi ve içtimai fiillerimiz için 'adalet', sanat ve estetik alaninda ise 'güzellik' kavrami 'salt hakikat'i temsil etti. Hakikate ufasmanin neticesi ise 'huzur' ve saadettir. Bütün bu kavramlar, varliklarini ve gerçekliklerini 'hakikatler hakikati' Cenab-i Hak'tan kazanarak var olurlar.Tasavvuf Metafizigi (Miftâhü'l-Gayb), büyük metafizikçi Sadreddin Konevî'nin insan-Allah ve âlem iliskilerinde 'hakikat' meselesini ele aldigi Islam metafizik geleneginin basyapitidir.Ekrem Demirli