Hatice Aray, Rüzgâr Kanatlıydılar / Köy Enstitüleri ve Türkiye’de Düziçi Köy Enstitüsü’nü, özgürlüğün ve sorumluluğun bilinciyle yetişen iki güzel insanın yan yana yürüdüğü bir ömrün öyküsünü anlatıyor. Kitap, o yılların sosyal ve kültürel gelişmelerinin yanında siyasal çalkantılarını da içeriyor.
Köy Enstitüleri’nin “iş içinde eğitim, eğitim içinde iş”, yani “üretim içinde eğitim, eğitim içinde üretim” ilkesinin yaşama geçirilişinin örneklerini yansıtan Rüzgâr Kanatlıydılar, 1940-1954 yılları arasındaki kısa yaşamlarında hep üretken olan, “Üretmeden tüketmek olmaz” diyen bu örnek kurumlara adanmış bir eser.
Rüzgâr Kanatlıydılar’ı okurken, “Keşke laik cumhuriyetin o aydınlık yıllarında yaşasaydım ve bu imrenilesi Köy Enstitülerinin birinde öğrenci olsaydım” diyeceksiniz.
Köy Enstitüleri, Büyük Atatürk’ün 30 Ağustos 1925’te Kastamonu’daki şu sözlerinin karşılığıdır:
“Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki bir kitlenin bir parçasını ilerletelim, diğerini ihmal edelim de kitlenin tamamı ilerlemeye mazhar olabilsin? Mümkün müdür ki bir camianın yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı semalara yükselebilsin? Şüphe yok, ilerleme adımları, dediğim gibi iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve iş, ilerleme ve yenileşme sahasında birlikte merhaleler kat edilmek lazımdır. Böyle olursa inkılap muvaffakiyetle neticelenir.”