Hepimiz sorunlu (kaygili, depresyonda ya da kafasi karisik) birilerini taniyoruz. Birçogumuz, kendimizi zaman zaman (ergenlik çogu zaman benlik-süphesinin ve mutsuzlugun özgül zamanidir) bu sekilde hissettik. Bu zamanlarda duygularimiz bogucu, öngörülemez ve denetlenmesi olanaksiz ve düsüncelerimiz tuhaf ve biçimsiz olabilir. Bu bizim akil hastasi oldugumuz ya da bir psikiyatristi görmemiz gerektigi anlamina mi gelir? Iyi ki birçogumuz için yanit hayirdir. Ancak psikiyatri hakkinda okudugumuzda betimlenenin bunlara dikkat çekici bir biçimde benzeyen deneyimler oldugunu buluruz. Psikiyatri büyüleyicidir çünkü o bilinç, seçim, motivasyon, özgür irade, iliski ile -gerçekten de bizi insan kilan her seyle- ilgilenmektedir. Sik sik yasaklayici bir jargon altinda (ruh hali yerine “duygudurum”, endise yerine “kaygi”, korku yerine “fobi”, düsünme yerine “bilis”) gizlense de betimlenen kosullar hâlâ hemen taninir durumdadir. Bu kitapta psikiyatrinin ne oldugu temel kavramlar ve elestirel degerlendirmelerle birlikte tarihsel gelisim dinamigi baglaminda ele alinmistir. Psikiyatrinin haleti ruhiyesi ve olasi gelecegi üzerine degerlendirmeler bilimsel akildan kopmadan derinlikli, ögretici ve keyifli bir sekilde yapilmistir.
Menü
Sepete Ekle
