Gençtin sen, ne kadar da az sey yüklemistin su hayata. Sevmek, birazcik da sevilmekti bütün dilegin. Gözünün içine baka baka ve gururla istemistin “seni seviyorum“ demeyi. Olmadi! Olmadi mi? Olamadi mi? Iki küçük güvercinden büyük bir ask olur mu olmaz mi? Gizem ile Burak’in arasinda geçen, geçmesi düsünülen, geçme ihtimali olan bir ask hikâyesi anlatiliyor bu güncede. Lise çagindaki iki genç platonik bir askin içinde nereye ve ne zamana kadar kaynayabilirler onu sorguluyor. Gizem dedi ki: “Kayip kimlikler gibiyim sahibini arayan. Ilan da versem gelip beni almayacak, ya öldü ya da çok uzaklara gitti. Soyadsiz birakiyormus insani tek basina ask! Kisaltiyormus.“ Burak dedi ki: “Iliskide dürüst olmak diye bir konu yok, olmamali. Insan kendine dürüst olsa bile, karsisindakine olamiyor. (...) Bir iliskinin uzun sürmesini istiyorsan “kapris ve eger“ uzmani olmalisin. Ben bu konularda baslangiç asamasindaydim, kaybettim.“ (Tanitim Bülteninden)