Panoptik Bela Bir Osmanlı Dedektifinin Fevkalade Maceraları

Dünyayi degistirecek badirelere gebe 20. yüzyilin baslari... Devlet-i Aliyye'nin altini oymaya çalisan; akla havsalaya sigmaz, sinsi, hain bir entrika... Havuç rengi saçli maktuller, çilgin cadilar, aslindan iyi kopya üreten kalpazanlar, biyigiyla agaç deviren dev yeniçeriler, günisigi ve gümüs mermilerin fayda etmedigi vampirler, antik sifreler, gizli örgütler, çagi asan genetik komplolar, uzay çagindan firlamis silahlar, Saray'a kadar sizmis fantastik casuslar... Ve bütün bunlarin karsisinda, zaaf derecesinde düskün oldugu sarman kedisi ve özel siparis, devasa Remington Zigzag tabancasiyla gözleri çakmak çakmak Osmanli Dedektifi Yildirim Âgâh! Biyiklari terlememis bir yeniyetmeyken geçmisini hatirlamaz, kim oldugunu bilmez halde adeta "yerden biten" Yildirim Âgâh, dehset verici dehasiyla kisa sürede gazetelere manset, aydinlarin diline pelesenk olmustur... Hatta casus olmasi ihtimaline karsi hakkinda gizli bir sorusturma bile açilmistir! Birkaç yila kalmadan yükselip Padisah'in has adami olmus, seneler senesi dünyayi gezip binbir basariyla Osmanli adini yüceltmis bu acayip dedektif, simdi ise yakin dostu Muin Pasa ve asistani Fuad Sâni'yle beraber Imparatorlugu tehdit eden karanlik güçlerin pesine düsecektir! Disaridan aksi ve kibirli, özünde çocuksu, çokça nüktedan ve muzip bu hususi hafiyeyle beraber Payitaht'in dehlizlerinde dolasacak, vatan hainlerini avlayacak, hasili hop oturup hop kalkacaksiniz... Hepsinden öte ona biraz gicik olacak; ama çok, pek çok seveceksiniz... (Tanitim Bülteninden)