...Edebiyat’in yeri durdugu yerde kabuk bagliyor, kapanacak gibi olurken yeniden açiliyor deri: derin birkaç yüzyil: kil dökercesine: stili itile itile: ileri adim atilacak daima mesalesi: her sözcük masaya yaklastikça da isabet alir. Insan galiba, kimi zamanlarda, siperinde delik desik edilmis gerilla gibi de görür özhayatini: kaç defa söyler bilmem de, “Heygidi delifisek!“ esnemesi isitilir herhalde. Bu esnemenin arkasina düstügüm çok olur benim; zaten edebiyat da, çiglik çigliga dolasip duran kendimizi “Gel bakalim hemserim, nereye gidiyorsun yahu, kendine dön be!“ sarsintiyla bulabilmenin bir türlü pusulasi degil midir?... (Kitabin Içinden)