“Eradikasyon” ve “Anısız Adam” adlı distopya türündeki felsefi romanların yazarı Yunus Bektaşoğlu’nun yeni ve çarpıcı eseri: “Olmayışın Habil’i”
Yetmiş yıl önce bugün bir çatlak, anne olarak yetmişti sana. Böylece her eksik, her açılan yara senin için anneni hatırlamak olacaktı. Kabul etmeliyim ki, bir evlat için mükemmel bir hatıraydı bu. Böylece vahşetini duygusal bir zemine çekiyor ve öldürmek ne kelime efendim sadece annenin hatırasına saygı gösteriyordun. Delirmenin kutsallığına inanalım. Bir fikrin yaratmış olduğu işkenceye bakarak mı kim olduğuna vereceksin, yoksa o fikir dediğin şeyin ta kendisi mi işkence? Bu soruya asla bir cevap bulamayacaksın canavar. O arayışın kendisi en çok da kayboluşunu mümkün kılıyor; ki senin cevap bulmak gibi bir niyetin olmadı hiç. Sana bir cellat olduğun öğretildi ve sen bunu kabul ettin.
Ölümün silindiği yerde bir leke soğuyacaktır ve ben senin doğurduğun bu ölümün sahibi olacağım. Artık ölüm benimdir…
Bak işte anlamadığın nasıl da belli. Yeniden anlatacağım. Dediğim şey; bir şeyin varlığı ile yokluğu ile ilgili değil, aksine insanla ilgiliydi. Şunu demeye çalıştım: Sen umut edene kadar umut, sen inanana kadar gerçek ile inanç, sen yaşayana kadar yaşam ve sen ölene kadar ölüm yok…