Yanakları kıpkırmızıydı. Kıvır kıvır kara saçlarının topuzu dağılmış, üstü başı toz içerisindeydi.
Geçmiş olsun, bugün en az beş kilo zayıfladın, dedim.
Boynuma sarıldı, Çok teşekkür ederim, deyip ağlamaya başladı. Koca bedeni sarsılarak ağlıyordu. Uzun süre ağladıktan sonra;
Kan kokuyorsun, gel şunları temizleyelim, dedi.
Kantinin önündeki fıskiyede yüzümü yıkadım, o da sağımdaki solumdaki kanları temizledi.
Akdağlılar adlı kitabında kimi gülerek kimi hüzünlenerek okuduğumuz dünün yaşam parçacıklarında insani değerleri bir kez daha vurgulayan Ali Kâzım Görücü, Öldürülen Aşklar adlı öyküleştirilmiş anlatılarında sevgiyi, aşkı, kadın sorununu özne kılıyor. Çocukluğundan başlayarak yaşamından süzdüğü ya da tanık olduğu, öğrendiği aşk görünümleriyle her öyküsünde kırıklıklarla dolu aşkları anlatıyor.
-Öner Yağcı
Yerel ağızlarla yaşayan Türkçeyi iç içe kullanan derin gözlemlerini tasvir biçiminide anlatması çok güzel.
Bence matematiğin de bir dil olduğuna inanan yazar, yazdıkça dille matematiğin ince oynaşısını keşfetmiş.
Eline sağlık, Ali Kâzım.