Eskiden ben de bir insandım. dedi heykel. Hiçbir üzüntünün ve kederin giremediği Sans-Souci Sarayında yaşardım. Bu yüzden gözyaşlarının ne anlama geldiğini bir türlü öğrenemedim. Sabahları bahçede arkadaşlarım ile oyun oynardım. Akşamları da büyük salonda dans ederdim. Saray görevlileri bana Mutlu Prens! derlerdi ve gerçekten de mutluydum, eğer memnuniyet ile mutluluk aynı şeyse… Sarayda yaşadım ve sarayda hayata gözlerimi yumdum. Şimdi de şehrimdeki bütün çirkinlikleri ve acıları göreyim diye beni buraya diktiler. Kalbim çelikten olsa da ağlamaktan kendimi alamıyorum.”