“Kadin düsmanliginin tarihi, binlerce yil sürdügü için esi görülmemis bir nefretin tarihidir. Öyle bir tarih ki, Aristoteles’i Karindesen Jack’e, Kral Lear’i James Bond’a baglar.”Jack Holland Tarihin baslangicindan bu yana insanligin bir yarisinin, diger yarisi tarafindan baski altinda tutulmasi ve insanlik onurunun elinden alinmasi nasil açiklanabilir? Hindistan’da dul kadinlarin yakilmasi, yeni dogmus kiz bebeklerin öldürülmesi, Kuzey Afrika’da kiz çocuklarinin sünnet edilmesi, savas bölgelerinde kadinlara toplu tecavüzler… Tüm bunlar yalnizca geçmis dönemlerin canavarliklari degil, günümüzün de aci gerçekleridir. Bugün mizojinin yani kadin düsmanliginin, artik sadece siddetin ve adaletsizligin nedeni olarak degil, insani gelismisligin ve toplumsal esitligin engeli olarak tanimlandigi bir çagi yasiyoruz. Ama hâlâ, kadinlar esit ise esit ücret için savasiyor. Gerçek bir kadin-erkek esitligi hâlâ çok uzaklarda. Dünyanin çesitli bölgelerinde, kadinin durumu son yüzyillardan günümüze kadar hemen hiç iyilesmedi. Baska hiçbir önyargi bu kadar uzun süre yasamadi ve bu ölçüde dayaniklilik göstermedi. Ve hiçbir önyargi, toplumca konmus sosyal ve siyasal asagilama kurallarindan, hasta bir beynin nefret dolu fantezileriyle beslenen taskinliklarina kadar uzanan bu denli degisik yüzler göstermedi. Irlandali yazar ve gazeteci Jack Holland, bu kitapta, tüm toplumsal degisimleri, tüm bilimsel ve felsefi anlayislari hiçe sayarak binlerce yildan beri süregelen bu olgunun genlerini, nedenlerini ve sonuçlarini arastiriyor.