Mücahidi, okurla karşılıklı iletişimi, ‘anında eleştiri’yi göze alan özgüvenli yazarlar dönemini haber veriyor: Yok öyle ben yazdım oldu! Yazardan belki daha zeki, birikimli, donanımlı bir okuyucu var artık.
Kitaptaki hikâyelere yorumları ile katkıda bulunanların birçoğu kültürel hayatımıza çalışmaları ile katkı sunan bilim, sanat ve edebiyat çevrelerinden insanlardır. Okuyucuyu sadece zihinsel olarak değil yorumları ile de öykünün kurgusuna ve inşasına çekerek onu öykünün bir tarafı hâline getiren Everdi, Metropol Mücahidi ile bir döneme ayna tutmakla kalmıyor; sosyal dokuya ve insan profiline ilişkin bilim çevrelerine veriler de sunuyor.
Mizah, ironi hayatla sarmaş dolaş yürümeye azmetmiş. Yan yana olmak için şenlikli okuyucular arıyor.
Bilge Kültür Sanat, Hasan Boynukara’nın Hibrit Hikâyeler’inden sonra öyküye avangart bir tarz getiren yazarlarının alaşman öykü örneklerini yayımlamakla bu yeni açılımı da desteklemiş oluyor.
“Kadın olmayan yer kazmalar toplantısıdır,” diye düşündüm. Bir kadın olursa orada incelik, kibarlık, nezaket başlar. Masalarda okey oynanıyor; ama kelimeler bale yapıyor. Karşıdan karşıya parmak uçlarında rakseden kelimeler. Kalın-balet kelimeler, ince-duyarlı-balerin kelimeleri başının üzerinde taşıyor.”