Müslümanların kıblesi Kâbe-i Muazzama’ya ev sahipliği yapan Mekke, tarih boyunca İslâm dünyası için dünyadaki en kıymetli ve aziz belde olmuştur. Öyle ki İslâm tarihi boyunca kurulan her devlet, bu “emin belde”ye hâkim ve hâdim olmak için birbiriyle yarışmış, halifeler ve sultanlar burada okunan hutbelerde kendi adlarının geçmesi için servetlerini harcamayı ve kan dökmeyi dahi göze almışlardır.
10. yüzyılın son çeyreğine kadar Emevî ve Abbâsî halifelerinin gönderdiği valiler tarafından idare edilen Mekke, daha sonra emirlerin kontrolü altına girdi. Mekke emirleri, şehre hâkim olup İslâm dünyasında itibar kazanmak arzusuyla sürekli mücadele eden Fâtımî ve Abbâsî Halifelikleri arasında bir denge siyaseti gözettiler. Mekke üzerindeki bu siyasete zamanla Selçuklular, Eyyûbîler, Memlûkler, Resûlîler ve Suleyhîler gibi devletlerin de müdahil olmasıyla, bazı dönemlerde şehirde büyük karışıklıklar yaşandı. Tüm bunlardan doğrudan etkilenen ise hac vazifesini yerine getirmeye çalışan Müslümanlardı.
Yavuz Sultan Selim tarafından devletlerine son verilene kadar yaklaşık elli yıl Hicaz’a hâkim olan Memlûkler döneminde de Mekke emirleri arasındaki rekabet dinmedi. Ortaya çıkan siyasi ve idari istikrarsızlık hac yollarını ve hizmetlerini etkilemeye devam etti. İşte Burak Gani Erol’un Memlûkler döneminde Mekke’yi yönetmiş emirlerin siyasi faaliyetlerine ve Memlûklü sultanlarıyla münasebetlerine odaklanan çalışması, İslâm dünyasının kalbinde yaşanan itibar mücadelelerini ayrıntılı şekilde gözler önüne seriyor.