“Yillarca kaybettiklerimizin dökümlerini yaptik hep. Aci, bizden baslayip bize dökülen bir dere oldu. Yüregimiz ve beynimiz bir ‘korkunç anilar deposu’na dönüstü. Oysa biraz da gülerek bakmak gerekir hayata. Güldügümüz kendimiz bile olsak. Yani, ‘Alem buysa kral biziz’ demek lazim bazen. Yanginlardan çikip da paçalarimizdaki yaniga gülmek lazim…”Evrim Alatas, bu kitabinda 1990’larin “olaganüstü hal” ortaminda Kürtlerin yasadigi mezalimin mizahini yapiyor. Hayatin içinde akip giden trajikomigi anlatiyor aslinda. Hem zalimin dar kafaliligina hem de mazlumun en berbat durumlarda bile bir ‘komiklik’ bulma becerisine taniklik ediyor. Bunlarin yani sira, solcularin ‘kendi aralarinda’ geçen hikâyelerin mizahina da…Bir lokantada üzerindeki figür Apo’ya benzetildigi için suç unsuru sayilan tuzluklardan dügün genelgelerine, sari-kirmizi-yesil yasaklarindan kendisine yollanan istek peçetesinde “Kürdistan” lafi geçtigi için tutuklanan oryantal dansöze…90’lar geride kaldi mi, asilabildi mi, yoksa pusuda bekliyor hatta hortluyor mu, hâlâ tartisiliyor. Evrim Alatas, 90’larin iklimini kara mizah penceresinden bakarak hatirlatmaktan fazlasini yapiyor. Isyankâr nesesiyle, her devirde okunabilecek devlet ve insan manzaralari anlatiyor bize.