Maske, tiyatro sanatinin baslangicindan bugüne en vazgeçilmez araçlarindan biri, ilkel topluluklardan modern toplumlara çesitli islevler yüklenmis büyülü ve gizemli bir obje, biri gülen biri aglayan ikizleriyle oyunculuk sanatinin evrensel sembolü, arkaik ritüellerden son moda performans sanatlarina, antik tiyatrodan öncü tiyatro uygulamalarina, her dönem sahne sanatlarinin bas taci ettigi bir aksesuar... Kimi zaman yazarin sözünü dolaysiz ileten bir kapi, kimi zaman duyguyu gizleyen bir kalkan, kimi zaman sözden de fazlasini üreten bir anlam adasi, kimi zaman tüm insanliga tutulan bir ayna... Tüm zamanlarda, tüm topraklarda, tüm toplumlarda, tüm geleneklerde varlik bulan, yasami anlamlandiran, ölümsüz bir masal kahramani...
Maske sadece tiyatro sanatinin kökenlerinde, hatta temel kaynaginda yer alan bir öge degil elbette. Edebiyattan plastik sanatlara, fotograftan sinemaya tüm sanatlarin ve felsefeden psikolojiye, antropolojiden sosyolojiye, sanat tarihinden arkeolojiye tüm sosyal bilimlerin tartistigi, kavramlastirdigi ya da kendi kavramlastirmalari için yararlandigi veya farkli biçimlerde kullandigi çok tanimli, çok anlamli, çok disiplinli, zengin bir dünya...