Karşımızda öyle bir varlık duruyor ki adeta çelişkiler yumağı, çözebilene aşk olsun. İnsan diyorum… Ey İnsan, akıllısın, hürsün, evrendeki varlıkların en güçsüzleri arasındasın, muhtaçsın basbayağı… Bencilsin ama bir o kadar da özgeci, sevdiğin kişi, inandığın değerler uğruna canını seve seve verebilirsin mesela… Doymak bilmez bir tabiata sahipsin ama becerebilirsen kanaatkar da olabilirsin… Küçük dağları ben yarattım havasında yürüyüp konuşsan da tevazu erdeminin değerini de bilirsin… Ne çok kitaplar yazıldı sana dair, kitaplar gönderildi senin için…
İnsandan değeri alırsan geriye et kalır. Değerden de insanı alırsan kocaman bir boşluk ve anlamsızlık. O halde insan değerle tamamlanmalı, değer insanla anlaşılmalı. Denklemin çözümünü istiyorsan, eşitliği sabitle ‘insan’da. Tüm sosyal denklemler çözülebilir aslında, gaye, insanı insanca yaşatmaksa eğer. Bu çalışma insanı, değeri ve hürriyeti anlamaya hasredilmiştir. Belki de insanı anlamaya giden bir yolla kesişir. Eserimiz bir sesli düşünme ameliyesidir sonunda, dünyaları kurtarma gibi bir niyeti ve derdi yoktur, sadece müellifini daha çok insan kılma ihtimali söz konusu olabilir. Umarım o ihtimal gerçekleşir.