Fransiz pilot ve yazari Antoine de Saint-Exupéry tarafindan 1943 yilinda Le Petit Prince adiyla yazilan roman, çocuklar için yazilmis olmakla beraber, büyüklere yönelik elestiriler içeren kurgusal bir eserdir. Sanatçilarin bir kismi, zamanlarinda toplum hayatini ve siyasi yönetimi dogrudan, açikça elestiremedikleri için konuyu, kisileri, zamani ve mekâni degistirerek ve hicvederek anlatma yoluna gitmislerdir. Küçük Prens de bu tür eserlerden biridir. Bir çocuk gözüyle büyüklerin fikirleri, isleri ve dünyalari elestirilmekte ve bu elestiri her karsilasilan olayin tuhafligi sonunda “Büyüklerin islerine de akil ermiyor.” seklinde söylenmektedir. Bir Türk’ün buldugu gezegende (astroit B 612) tek basina yasayan çocuk (Küçük Prens), diger gezegenleri dolasir ve buradaki olumsuzlari görür ve elestiri sözünü tekrarlar. Burada yalniz yasamanin kendini begenmisligin sikintilarini, siyasetçilerin, sarhoslarin, bilim adamlarinin durumlari kendi agizlarindan ortaya konulmus ve toplum gizli bir elestiri yagmuruna tutulmustur. Ama düsmanlik, kin, haset yok; sevgi ve yasama sevinci vardir, elestiride bile bir yumusaklik sezilir.Eserde elestirilen konular, aliskanliklar, kusurlar, meslekler, makam ve mevki sahipleri her toplumda her zaman görülebilmektedir. Onun için Küçük Prens, yalniz 1943’lerin degil günümüzün de bozuk düzeninin elestirisi sayilabilir.