Kör Baykuş hayalle gerçeğin, aydınlıkla karanlığın, umutla umutsuzluğun iç içe geçtiği eşsiz bir edebi yolculuk.
İran edebiyatını uluslararası edebiyatın bir parçası haline getiren ve Doğu’nun Kafka’sı olarak kabul edilen Sâdık Hidâyet’in, Kör Baykuş’u tek kelimeyle benzersiz bir metin: Zihni yavaş yavaş parçalanan, benliğini kaybeden kahramanıyla; neyin gerçek, neyin hayal olduğunun anlaşılamamasıyla; geçmişin ve şimdinin iç içe geçmesiyle; afyon dumanları arasında değişen, dönüşen atmosferiyle; melankolik, kötümser, karanlık ruh haliyle; huzursuz ediciliğiyle
Okuru adeta sürrealist bir tablonun karşısındaymış gibi hissettiren Kör Baykuş hayatla, çocuklukla, anılarla, aşkla, cinsellikle, varoluşla, Tanrı’yla ve ölümle büyük bir hesaplaşmanın romanı.
Başyapıt diye bir şey varsa budur!
André Breton
Sâdık Hidâyet’in yarattığı karakterin kalbinde iki itici güç yatıyor:
Yaratma arzusu ile unutulmak ve ölüm arzusuyla kabuğuna çekilme.
Deırdre Lashgar