Onun yasami, felsefenin akademik bir çaba olmadiginin, esas olanin ugrunda yasanilacak ve ölünecek fikri bulmak oldugunun, canli bir göstergesiydi. Kierkegaard'in tüm yasami boyunca inançlarina bagli kalmistir diyebiliriz, ben de böyle olduguna inaniyorum. Kisisel mutlulugunu, digerleri ile gerçek arkadasligi, çagdaslarinin onayindan ve anlayisindan vazgeçerek kendisini, gördügü biçimde insanligin içerisinde bulundugu durumu açiga çikarmaya ve kisinin yasaminda rehberlik edecek bir ilke olabilecek kendi seçimini anlatmaya dayali yalnizlik içinde bir varolusa adamistir. Böylesi bir yasamda bir parça kahramanlik vardi, vardir. Kierkergaard'in da dedigi gibi: "Su dünyada gerçekten yalniz duran, yalnizca kendi vicdanindan tavsiye alan kisi- iste o adam bir kahramandir."(Tanitim Bülteninden)