Sultânü'l-Evliyâ Ahmed Er-RifâîVârisü'l-Enbiyâ Ahmed Er-Rifâî Fahr-i Kâinât Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in nurlu soyundan gelen Seyyid Ahmed er-Rifâî Hazretleri'nin Irak'in Vâsit sehrinde XII. yy'da tesis ettigi Rifâiyye yolu; zaman içinde basta Orta Dogu olmak üzere dünyanin dört bir tarafina ulasirken, XIII. yy gibi erken bir tarihte Anadolu'da; Kayseri, Samsun güzergâhini takip ederek bu cografyayi mayalayan ilk tarîkatlardan biri olmustur.Hazret-i Pîr Seyyid Ahmed er-Rifâî'nin, hacdayken birçok insanin sehâdetiyle Efendimiz (s.a.s.)'in bizzat elini öpmüs oldugu bilinmektedir. Bundan dolayidir ki, hemen hemen bütün tarîkler, ayrica Rifâiyye tarîkiyle teberrüken bir alâka kurmuslar ve böylece Efendimiz (s.a.s.)'in feyzine mazhariyyeti ümit etmislerdir.Muhyiddîn Sekûr, Rifâiyye tarîkati üzerine düsüncelerini 'idrak ve ask' minvalinde kaleme aldigi yazisiyla bu sayiya katkida bulunurken; Doç. Dr. Hayri Kaplan, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e bahsolunan Kevser'in bereketli kollarindan birini, Seyyid Ahmed er-Rifâî Hazretleri'ni anlatiyor.Prof. Dr. Necdet Tosun; "Yûnus Emre ve Haci Bektâs Velî Hazretleri hangi tarîkata mensubdur?" sorusuna cevap verdigi yazisiyla güvenilir, kadîm kaynaklari incelemenin ehemmiyetine dikkat çekiyor.Doç. Dr. Hür Mahmut Yücer, tarîkatin XIX. yy'da Osmanli cografyasindaki yükselisini dikkat nazarlarimiza verirken; Prof. Dr. Mustafa Kara ise Rifâiyye'nin Balkanlar'da nesv ü nemâ bulusunu "Basra Bursa Bosna Güzergâhinda Bir Mola: Üsküb Rifâî Tekkesi" ve Seyh Sadeddîn Sirrî Efendi üzerinden anlatiyor.Doç. Dr. Selami Simsek, Dogu ve Bati Trakya gibi genis bir cografyanin Rifâî mesâyihi ve tekkelerini ele aldigi yazisinda bizlere sümûllü bir okuma sunuyor.Üsküb Rifâî Dergâhi seyhlerinden Mustafa Hazinedar Baba'nin mahdumu Râik Baba (Râik Hazinedar) ve Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi, degerli mütefekkîr Kenan Gürsoy Beyefendi ile yapilmis iki de röportajin bulundugu Rifâiyye sayisi, içerdigi zengin tarîkat cihâzlariyla da bizleri bir devre sâhid kiliyor.Ehl-i tarîk, yevm-i mahserde, her tarîkat pîrinin, mürîdlerini sancagi altina toplayacagini ve Iki Cihân Serveri Efendimiz (s.a.s.)'in kutlu sancagi Livâü'l-Hamd'in altina böylelikle girilecegine imân eder.Fâtiha sûresinde isaret edilen sirât-i müstakimin rehberleri olan, nimete eristirilmis Nebîler, Siddîkler, Sehitler ve Sâlihlerin ruhâniyetleri üzerimize olsun. Vesselâm. (Tanitim Bülteninden)-
Menü
Sepete Ekle
