Deha sahibi bir sair olduguna, kâinatça tanindigina ve sasaali bir edebî hayat yasadigina samimiyetle inanmakla kalmayip buna herkesi inandirmak için ümitsizce mücadele eden Florinali, kendi kendisiyle doluydu ve bütün kitaplari aslinda kendisine dairdi. Abdülhak Hâmid gibi büyük söhret olmayi en tabii hakki olarak görüyor, söhretin yolunun da basindan geçtigini iyi biliyordu. Reklâmin kötüsünün olamayacagini erkenden fark etmis ve gazetelerde kendinden söz ettirmek Için hayran oldugu taninmis sahsiyetlere islerinde yardimci olmaya ve Tevfik Fikret gibi herkesin saygi duydugu "büyük ölüler"in ölüm yildönümlerinde ihtifaller düzenlemeye baslamisti. Hakkinda yazilan övgülerin hepsi istihzaliydi, fakat o istihzayi ya fark etmiyor yahut fark etmemis gibi davranmak isine geliyordu. Peyami Safa'nin kendisini "siir krali" ilân etmesini de çok ciddiye almisti. O artik "Türk Siir Krali"ydi.