Köyden ziraat teknisyenliğine, oradan köy öğretmenliğine, oradan astsubaylığa, oradan maden işçiliğine, oradan temizlik işçiliğine, oradan Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) yöneticiliğine... Sonra Kaçaklık... Ülke dışı... Yine işçilik...
Ali Kar, Cem Karaca’nın şarkısındaki “işçisin sen, işçi kal” çağrısına uymuş gibi sanki bütün hayatı boyunca. Ama o işçi “kalmakla” yetinmemiş, nerede olursa olsun boyun eğmez bir işçi olarak kalmıştır. Nâzım Hikmet’in dizeleriyle “kahreden ve yaratan” bir sınıfın kendi içinden çıkardığı bir işçi önderinin özyaşamöyküsü.