Günümüzde, sermayenin yogurdugu medyanin ve onun alt kesimlerinin "Babiâli matbuati" ile en uzak bir ilgisi yoktur. Bir dönem ülke siyasetinin, düsüncesinin yogunlastigi Babiâli artik yoktur. Bu bir eksiklik midir? Bana göre "Evet". Kisa süreli soluk alma olanagina ragmen, "Zincirli Hürriyet"i en küçük hücresine kadar yasayan Babiâli’nin amatör ruhlu gazetecilerini ve onlarin gazetelerini ariyorum. Açik olmak gerekirse günümüz basin organlarinda köse yazan kisilerin büyük çogunlugunu anlamakta zorluk çekiyorum. Bireysel tavirlarini, arzularini, hatta en mahrem serüvenlerini yansitan, yasadiklari toplumu adeta göz ardi eden, kendi tercihlerini öne çikartan bir köse yazisi beni itiyor, hatta igrendiriyor. Tüm haber, yorum ve reklamlariyla her sabah bir sermaye bombardimanina tutulmak istemiyo-rum. Bunun, özgür düsünceye inananlarca da istenmedigini biliyorum. Her alt koluyla klonlanmis bir insan dünyasi yaratma sevdasinda olan sermaye, özgür "matbuati" kendi çikarlarina aykiri buluyor ve bulmaya da devam edecegi açiktir. Bu nedenle "Babiâli’den geriye ne kaldi?" diyorum; bu kitabimla da soluk aldigi sinirli dönemlerde düsüncelerini gazetelere yansitan tüm basin yigitlerini bir kez daha aniyorum. Selam olsun Sinasi’den, Namik Kemal’den...