Bati’nin egemen tahayyülünde, Ortaçag sarkiyatçiligindan kalma stereotiplerle beslenen Islam imgesi, bir zamanlar Bati uygarligi karsisinda bir tehdit olarak algilanan komünizmin yerine geçmis durumda. Batili temsillerde mezhep çatismalari, namaz görüntüleri, geri kalmislik manzaralari ve derin bir irrasyonalizm etrafinda sekillendirilen “Islam“ tasavvuru, yüzlerce yillik bir tarihi olan, birbirinden çok farkli toplumlarda çok farkli biçimler almis bir dini, yekpare bir “kültür“ haline getirerek radikal biçimde ötekilestiriyor. Bu ötekilestirme bir uçta irkçiliga, diger uçta farkliligi fetislestiren kültürel görecilige davetiye çikariyor. Bati’nin ötekisi ile, Islamcilarin “sahih Islam“i arasinda siki bir alisveris oldugunu, birbirlerini sürekli beslediklerini görüyoruz. Bu kitap, sirf basligiyla bile, görünürde birbirinin hasmi olan bu üç taraf -zenofobi, egzotizm, Islamcilik- arasindaki suç ortakliginin eseri olan “Islam“ kategorisini parçalama, tarihe geri getirme ve baglamlastirma çabasini temsi ediyor. Islamlar ve Moderniteler, Islam’in “öz“ünü tespit ettigini iddia edip bu öze dönme çagrisinda bulunan köktendincilerin “sahihlik“ iddialarinin altinda yatan Batili romantik mefhumlari da bir bir açiga çikariyor. Televizyon haberlerinin, “Ortadogu uzmanlari“nin, silahlarini dogrultacak bir düsman bulamadiginda ekonomisi çökenlerin her gün zihinlerimize naksettigi karanlik Islam imgesine karsi “Islamlar“i telaffuz eden Aziz al-Azmeh, Bati’nin sarkiyatçi ve kültürelci söylemi ile Islamcilarin köktendinci söylemi karsisinda cüretkar bir ses.