Insanin bilincini, bilinçaltini, dogasindaki anlasilmasi imkânsiz karanligi, çatismayi ve aciyi kesfetmeye çalisan psikoloji, insanin ruhunu ve hakikatin bir parçasi oldugunu da kesfetmelidir. Insani ve dogasini tanimak, ilgi ve yeteneklerinin farkinda olmak, üstünlüklerini, zaafiyetlerini ve sinirlarini bilmek bizlere hakikatin kapilarini aralayacaktir. Özellikle psikolojinin “ruh bilimi” oldugu düsünülürse, ruhun ne’ligini, islevlerinin neler oldugunu, insanin tutum ve davranislari üzerindeki etkilerini, ruh-beden arasindaki iliskileri ve birbirleriyle etkilesimlerini anlamak ve ayrintili bir sekilde analiz etmek bizlere yeni perspektifler sunacaktir. Insanin dogasi, ruh-beden ve iyilik-kötülük meselesi genellikle filozoflar ve ilahiyatçilar tarafindan incelenmis, insanlik tarihi boyunca arastirilan, üzerinde düsünülen ve tartisilan bir konu olmustur. Tartisilan mesele insanlik tarihi kadar eski oldugu için genel anlamda insanligin düsünsel birikiminden faydalanilmis, ancak özel olarak Islam dini ve düsüncesi baglaminda mesele degerlendirilerek, “Islam Psikoloji Felsefesi”nin imkânlari arastirilmistir.