Tolstoy, şöyle diyor: "Bir din ne zaman bozulmaya başlamışsa, bu dinin koruyucuları, akli eylemlerini zayıflatmış oldukları insanları kendi istedikleri şeye inandırmak için her türlü aracı kullanmışlardır."
Bizde de öyle olmadı mı? Tanrı'nın yerine göz diken, başta okyanus ötesindeki Haman ve yandaşları insanların akıllarını zayıflatmadılar mı? Kendi uydurdukları nurculuk dinine insanları kul, köle yapmak için her türlü aracı kullanmadılar mı?
Ergün Poyraz
Yazarımız bu kitabında, Hristiyanlık, İsa ve havariyle ilgili tartışmalı birçok konuyu açıklığa kavuşturuyor. İsa'nın Hristiyanlık dininin kurucusu olmadığını; İnsan Tanrı inancı ve Baba-Oğul-Kutsal Ruh üçlemesinin çok tanrılı dinlerden aşırma olduğunu ortaya koyuyor.
İncil'deki sayısız çelişkiyi göz önüne sererken, birçok sözün aslında Platon'dan veya Tevrat'tan devşirme olduğunu, "çarmıha gerilme, su üzerinde yürüme, cinleri kovma, hastaları iyileştirme, göğe yükselme ve yeniden diriliş" hikâyelerinin de Pagan Efsanelerinden alındığını örnekleriyle anlatarak şu soruların yanıtını veriyor: Dinlerarası diyalogcular İsa'ya nasıl bakıyor? İslam ve Kur'an ne diyor? Said-i Nursi ve Fetullah Gülen, İsa'nın hangi mucizelerini kendilerine uyarladılar? İsa'dan başka çocuklarının da varlığına rağmen neden hala Bakire Meryem iddiası sürdürülüyor? Çarmıha gerilirken neden yanında annesi, babası, kardeşleri, havarileri ve en önemlisi Tanrı yok? Daha önce gösterdiği mucizeleri neden çarmıha gerilirken gösteremedi? Barış dininin kurucusu İsa neden 'Ben dünyaya barış değil kılıç getirmeye geldim' diyor?