Sanatçı Maurice Ravel’in en tanınmış eseri “Bolero”dur. Bir kadının, eseri hakkında “Delice…” diye yorumda bulunmasının ardından Ravel’in “İşte eserimi anlayan biri!” dediği kadar vardır. Gerçekten de delice bir konçertodur Ravel’in Bolero’su… Eserde aynı melodi 24 kez hiç değişmeden farklı enstrümanların katılımı ile tekrarlanır. Eserin sonunda 24 enstrümanın katılımı ile tüm orkestra aynı melodiyi çalar. Eser kükrer adeta ve muhteşem bir final ile noktalanır. Bazıları için ise monotondur.
Bizi insan yapan farklı enstrümanlarımız, ruhsal organlarımız vardır. Bunlardan biri, doğumla birlikte mevcut olan duygularımızı, içgüdülerimizi, dürtülerimizi içeren varoluşumuzu temsil eden “id” alt benliktir. Diğeri daha sonradan oluşan, gelişen, yapılaşan, kişiliğimiz, benliğimiz, yani “ego”muzdur. Bir diğeri de vicdanımız, yani “süperego”muzdur. Bu üç ruhsal enstrümanın ortak sesidir insan olmak. Enstrümanlar farklıdır ama çıkan ses aynı insandan çıkmaktadır.
Varoluşunun içindeki kıpırtısını önemseyen, yeniliklere açık, benliğini, aklını, bilimi kullanan ve vicdanının sesine kulak veren, benimseyen insan, dünyanın zengin mozaiği içinde kendisi ve evren ile çatışmadan, huzur içinde ve aynen “Bolero”nun akışı ve finali gibi sürdürür yaşamını.
Her şey insanın kendinde başlar, kendinde biter…