Insanligin, dogum-ölüm, geçim-kitlik, sevgi-cinsellik gibi degismeyen sorunlarina farkli kültürler nasil farkli cevaplar veriyorlar? Kültürler birbirlerine kosut mu gelistiler, yoksa bir merkezden mi yayildilar? Campbell, ilk insandan baslayarak, degismeyen çeliskileri ve ortak mirasi kavramada, antropolojinin, arkeolojinin ve psikolojinin sagladigi verilerle, felsefe ve sanat üretiminin getirdigi zenginliklerle örülen karsilastirmali mitolojinin ne kadar ögretici olabildigini bir kez daha ortaya koyuyor. Bu eserde heyecan verici bir bilgi hazinesi ile birçok kuramsal tartismanin çerçevesini bir arada buluyoruz.Ilkel Mitoloji, bitki veya hayvanla beslenen toplumlarin ödedikleri kefareti, ölümsüz tanriçayi ve kurban edilen bakireyi, yilanbaligina veya kertenkeleye dönüsen yilani, ikinci Adem Isa’yi, sehrazat ile onun kurbanligina son veren masal anlatma gücünü, doga-insan-toplum çeliskilerinin biçimlendirdigi ruhsal dünyanin mitolojideki disavurumunu, uygarligin merkezine oturan ziggurati, saman ve rahibin temsil ettigi toplumsal yapilari, bireyin toplumsallastirilmasini ve nirvanayi çözümlüyor, bizi insan yapan tarihimizi kavramamizi sagliyor..