Son yüzyılı aşkın bir zaman diliminde Müslüman zihin, siyasi ve askeri yenilgilerin oluşturduğu psikolojik altyapıyla, düşünce sistemini besleyen kaynakları tenkit etme ihtiyacını hissetmiştir. Geleneğin teorik birikimine olduğu kadar, bugüne taşıdığı ve dinin anlaşılmasının başvuru unsuru olan metinlere de yönelen bu sorgulamanın ana temalarından biri, hâlen tartışma konusu olarak canlılığını koruyan, hadislerdir. Süreç içerisinde “var olan problemleri kaynaklarıyla birlikte yok etme” arayışına da evrilen bu tartışmalar, Müslümanların kendi aralarındaki çatışmaların da membaı gibi gösterilen hadisleri kategorik olarak toptan inkâr eden veya saf dışı bırakan akımların doğmasına sebep olmuştur. Bu çalışma bahsi geçen ve hadisleri bir bütün olarak reddeden anlayışın doğuşuna sebep teşkil edebilecek olguları ele alıyor. Eser bu olguları, hem hadise karşı bir konumlanma içinde olanların argümanlarını eleştirerek hem de bunlara karşı hadis müdafaası yapma niyetiyle kalem oynatanların problemi daha da derinleştiren yöntemlerine değinerek işliyor. Hadislerin, günümüze kadar geliş şekli, kaynak olarak vahiy ürünü olup olmadığı, dinî konulardaki ihtilaflarda ne derece rol aldıkları ve en temelde Kur'an'ın Hazreti Peygamber'e yüklediği görevler neticesinde hadislerin bizim için ne anlam ifade ettiği gibi hususlar, sünnet ve hadise kesin bir şüpheyle yaklaşanları ötekileştirmeyen, üstelik onlara da hitap eden anlaşılır bir üslupla inceleniyor