Batakliklar üzerine kurulu, karmasik, yoksullugun ve yolsuzlugun kol gezdigi, ordunun hem yerüstü hem yeralti dünyasini siki bir sekilde kontrol ettigi, insan hayatinin sudan ucuz oldugu tehlikeli bir sehir: Lagos. Adini Elvis Presley'den alan ve bir gün onun gibi ünlü olmayi umut eden Elvis'in hayalleri ne kadar isiltiliysa, içinde bulundugu gerçek dünya bir o kadar karanliktir: dagilmis bir aile ortami, alkolik bir baba, issizlik ve parasizliga tek alternatif gibi görünen kisa vadeli, yasadisi kazançlar… Elinde yillar önce ölen annesinin günlügü ve zihninde geçmisin anilariyla Lagos labirentinde dolanip duran, çocukluktan yetiskinlige geçerken kendine bir çikis yolu arayan Elvis, birçok ikilemle bogusur. Aileyle bireyi, gelenekle yeniligi, dürüst bir hayatla suça bulanmis bir hayati, isyanla itaati karsi karsiya getiren bütün bu ikilemler, aslinda sadece Elvis'in degil, bütün Nijerya toplumunun içinde bulundugu açmazi yansitir niteliktedir. Resmettigi tablo her ne kadar kasvetli olsa da, GraceLand renkli karakterler ve ilginç hikâyelerle, ince bir mizah anlayisiyla, Nijerya'ya has geleneklerle ve müzikle yogrulmus sürükleyici bir roman.