Birgün bir sinir hastaliklari uzmanina bir hasta gelir.
-Doktor, der, hastayim, hayattan zevk alamiyorum. Açlar aklima geliyor, yemek yiyemiyorum. Çiplaklar hatirima geliyor, onlarla birlikte üsüyorum. Her cinayette kendimi suçlu buluyorum. Her katil biçaginin kabzasini sanki benim ellerim tutmustur. Her atilan kursun benim kalbime saplaniyor. Bütün bu toplumun suçlari benim omuzlarima yüklenmis.
Artik gülmesini unuttum.
Doktor, hastasini omzundan tutar, pencerenin önüne getirir, perdeyi aralar, parmagiyla karsi duvardaki afisi gösterir. Bu afiste, bir sirk palyaçosunun reklami vardir.
-Azizim, der, su palyaçoyu görüyor musun? Tavsiye ederim, her gece bu palyaçonun gösterilerine git. Bütün kederini, elemini, derdini unutursun. Gülmeyi, kahkahayi ögrenirsin. Hayattan yeni bastan zevk almaya baslarsin.
Hasta, basini eger,
-Doktor, der, iste o palyaço benim!
Sekiz yillik yazarlik hayatim, bu palyaçonun hayatina benzer.
Sevgili okurlarim! Iste o kavgadan Geriye Kalan gözyaslarindan süzdügüm su bir avuç kahkahadir.