Ispanya, Iran, Danimarka ve Türkiye'nin, Almadóvar, Kiarostami, Lars von Trier, Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan gibi öne çikan yaratici-yönetmenleri tarafindan üretilmis kadin merkezli filmlerin ortak özellikleri üzerine yetkin bir inceleme. Pekerman hikâyelerin merkezinde yer alan kadinlara odaklaniyor ve bu karakterlerin film mekâniyla kurdugu baglara, Deleuze ve Guattari'nin gelistirdigi sizoanaliz perspektifinden, "kadin-olus" ve "azinliksal" kavramlarinin imkânlarindan yararlanarak bakiyor. Bu hikâyelerdeki kadinlar kendine ait huzurlu bir evi olmayan, ya yasanmaz bir evden nasil çikacagini bilemeyen ya da erkek egemen kamusal/ulusal alanda bir köseye kistirilmis kadinlar. Bazilari tam da bu tür kistirilmisliklari anlattigi için elestirilmis, hatta zaman zaman "kadin düsmani" olmakla suçlanmis olan bu filmlere baska türlü de bakabilecegimizi gösteriyor Pekerman: Film mekâniyla kurdugu bir tür bagin, kadina, içinde bulundugu (ya da zorla tutuldugu) alanda var olabilmesini ve kendisine uygulanan ataerkil baskilara direnebilmesini saglayan bir yer açtigini ileri sürüyor. Hem film analizi hem de feminist kültürel çalismalar alanina önemli ve özgün bir katki.