Öykü kahramanı İdil’in ablası, pandemi öncesindeki yaşamın her şeyini özlüyordu. Okulunu, sınıfını, arkadaşlarını, sınıfta yapılan şakaları nasıl da özlüyordu. Yapacak bir şey yoktu. Anılarıyla avunuyordu. İdil dört yaşındaydı. Onun derdi evlerinin karşısındaki parkta oyun oynamak, oyuncaklara binmekti. Birkaç kez parka kaçak olarak gittiler. Babasıyla komik olaylar yaşadılar. Sağlık önlemleri için parka gitmek de yasaklanmıştı. İdil o kadar diretiyordu ki parka gidip oyun bahçesindeki oyuncaklarda oynamak için. Baktılar söz dinlemiyor tatlı yaramaz. Babası bir kürek sapı, kalınca bir iple sorunu çözmeye çalıştı. Onları kullanarak salıncak, kaydırak, tahterevalli oyuncakları yapmayı başardı. İdil yalnız oynamak istemiyordu. Komşularının çocuğu Gürbüz’ü de çağırdılar. Gürbüz adı gibi gürbüz bir çocuktu. İşte o zaman İdil’in babası zorlandı. Komik olayları hep birlikte yaşadılar.
Evin içindeki lunapark yasaklar kalkıncaya dek sürdü…