“Yumurta büyüklügünde olduguna inandigim bir tutku tasiyorum gögsümde. Pelür bir zarla koruyabiliyorum onu. Sükürler olsun, koçbaslarla saldiran sorularin yikici etkisine, onca narinligine karsin dayanabiliyor. Yine de, tutkumu haznesinde dengeli bir biçimde tasiyabilmek için sürekli dik ve temkinli yürüyorum. Kaygimsa en az onun kadar büyük. Onu koruyan bir duam da var üstelik: Ey benim güzel Allah’im! Yetkinlikten, okuruna güvenmeyen kör parmagim gözüne metinler yazmaktan beni koru. Birak bir gözüm hep kapali kalsin. Bundan sonra yazarken hiçbir seyi aktarmak, kurmak, hesaplamak istemiyorum. Dilegim duyumsamak, yalnizca duyumsamak...”