Dünyada oldugu gibi ülkemizde de engellilik çogu zaman kisisel bir durum olarak algilanmis daha ziyade tip biliminin konusu olarak ele alinmistir. Günümüzde ise engellilik, sadece bireyin yasadigi bir sorun olmasi degil; onlarin önüne çikarilan, âdetâ asilmasi güç engel insa eden toplumsal pratiklerin sorgulanmasi düsüncesi gelismeye baslamistir. Dolayisiyla engellilere sunulan hizmetler hak temelli yaklasimla ele alinmaya baslanmistir. Dezavantajli gruplar içerisinde yer alan engelliler, karsilastiklari çesitli sorunlarla toplumla bütünlesememe duygusunu yasamaktadirlar. Kalabaliklar içerisinde evlerine kapanmakta, yalnizliga ve kendi kaderlerine terk edilmektedirler. Bu baglamda din toplumsal bütünlesmeyi saglayan önemli unsurlardan biri olarak karsimiza çikmaktadir.. Sosyal farklilasma ve bunun dogal neticesi olan sosyal dislanmadan dolayi bölünme riskiyle karsi karsiya bulunan toplumun kaynasmasi ve dayanismasinda dinin toplumsal bütünlesmeyi saglayici rolü ziyadesiyle kendini hissettirmektedir.(Tanitim Bülteninden)