İlerlemeci-pozitivist anlayışın temel tezi din ve dinî olanın hurafeler olduğu, bilim ile teknolojinin ilerlemesiyle dinin aşamalı olarak ortadan kalkacağı şeklinde idi. Bu tezin bilimsel bir tespit değil de bir temenni olduğunu söylemek zor olmayacaktır. Bunun göstergesi de ilahî dinlerin yanı sıra beşerî dinlere olan ilginin devam etmesi; dinin, bireyin yaşamının yanı sıra toplumsal değişim ve dönüşümdeki etkisi ya da rolünün bir şekilde sürüyor olmasıdır. Başka bir gerçek ise tarihin her döneminde olduğu gibi günümüzde de din istismarının sınır tanımadan muhtelif amaçlara dönük olarak farklı şekillerde devam etmesidir. Birçok kişi, grup, siyasî lider, iktidar ve devletin -dine inansın ya da inanmasın- dinle bir şekilde ilişki kurması ve onu çıkarları doğrultusunda zaman zaman bir araç olarak kullanması bu bağlamda değerlendirilebilir. Elinizdeki kitabın birinci bölümünde genel olarak din istismarının anlamı, tespit imkânı, tarihi, sebep ve şekilleri gibi teorik konuların yanında Emevî Devleti’nin kuruluş safhasında din ile olan ilişki biçimi ve nedenleri üzerinde durulmaktadır. Sonraki bölümlerde ise söz konusu devletin yapılandırma ile işleyiş aşamalarında din ve dinî olanla ilişki biçimi ele alınmaktadır.