Mihne olaylarından sonra hızla güç kaybedip görkemli günlerinden uzaklaşan ve pek çok grubun fikrî saldırılarına maruz kalan Mu‘tezile’ye, itibarını yeniden kazandırmak için Bağdat Mu‘tezilesi önderlerinden Ebu’l-Hüseyin el-Hayyât, reddiyeler
kaleme almak suretiyle müntesibi olduğu mezhebini entelektüel düzlemde savunma gayreti içerisinde olmuştur. Bu maksatla telif ettiği önemli reddiyeler arasında olan ve günümüze ulaşan yegâne eseri Kitâbü’l-İntisâr ve’r-red ala İbnu’r-Râvendî el-mülhid’de, Mu‘tezilî âlimler tarafından sistematize edilip mezhebin inanç esaslarını ifade eden “usûl-i hamse”yi, Mu‘tezilî kimliğin temel ölçütü olarak kabul etmiştir. Böylelikle savunu faaliyetlerinin bir neticesi olarak “usûl-i hamse”ye yüklemiş olduğu misyonla Mu‘tezile’de “usûl-i hamse”den “usûl-i mezheb”e dönüşün serüvenini başlatan mütekellim
olarak İslam düşünce tarihine geçmeyi başarmıştır.